Tuesday, 9 October 2012

Karabatak Sevgi

Yine o su yeşili pantolon, kalem gibi bacakları sarmış .. üstünde tiril tiril bir bluz. Zerafeti dillere destan , ama bu endama rağmen çevresinde ki gösteriş budalaları gibi değil.. sakin ve kendinden emin, duru bir su gibi sessizce akıyor aramızda .. Sadece biraz sinirli. Gençliğin getirdiği o toy züppelik biraz yüzüne yansıyor. Sahip olmadığı ama hayallerinde alt yapısını kurduğu o farazi tecrübe çevresindeki telmaşa güruha sunduğu zorunlu hizmet ve eşşiz güzelliği karşısında elde ettiği 40 liralık bir komediyi sorgulamasına neden oluyor(Bu sistemi daha ne güzeller, ne afetler sorguluyor bir bilse ). Eee bir yandan bu güzelliğin ve potansiyelin bilincinde olan bünye o memnuniyetsiz ve tatlı sert duruşu doğal bir şekilde bünyeye yerleştiriyor. Ne de olsa az önce önlerine içinde hiç bir bok olmayan o kuru tostu anaları evde yapsa yüzlerine fırlatacak , burun kıvrıcak şımarık ergen takımının kendisine karşı tutunduğu tavırlar istemsiz olarak ruhunu ve iç güvenini sarsıyor. Ahh be Sevgi, ahh be yavrucum halbu ki sert ve donuk duruş ile güzel silüetinin önüne çektiğin kalkanı kaldırsan, ucuz kompleksler içinde boğulan şu paçozların üstüne o masmavi gözlerinden dökülen deniz ile çağlasan .. ve yine bir güzel daha gaddar Karaköy sokakların da eriyip bitti.

No comments:

Post a Comment