Bu mucizeye sahip olabilseydim, saatin onu on geçip geçmediğiyle hiç ilgilenmezdim. Tam tersine, güneşin doğuşunu ve batışını izlerdim (hatta bunu karanlık bir odadayken bile yapabilirdim); hava sıcaklığını öğrenirdim; yıldız falına bakardım; gündüzleri düşümde mavi kadranı ve gecenin yıldızlarını görebilir, geceyi ise Bahara kadar kalan günler üzerinde düşüncelere dalarak geçirirdim. Böyle bir saati olan insanın artık dış zamanı kendine dert etmesine gerek yoktur, çünkü hayatımızdaki tek kaygımız artık bu olacaktır; bu saatin gösterdiği zaman, sonsuzluğun durgun yansısı değil, gerçek sonsuzluk olacaktır. Değişik bir biçimde ifade etmek istersek, zaman, o büyülü aynanın ürettiği masalsı bir sanrıdan başka bir şey olmayacaktır.
No comments:
Post a Comment